Var Olma Meselesi… Varoluşçu terapinin kurucusu Viktor Frankl, yaşamın her koşulda, en dayanılmaz olduğu zamanlarda bile, anlamlı olduğunu savunur…
”Hep denedin, hep yenildin. Olsun. Yine dene, yine yenil. Daha iyi yenil.” Samuel Beckett
Var Olma Meselesi

Var Olma Meselesi
Yunan mitolojisinden bir efsaneyle başlamak isterim. Tanrı Zeus, dimdik bir dağın eteğine bırakır Sisifos’u. Kocaman da bir kaya koyar önüne. “Bu kayayı bu dağın tepesine çıkaracaksın” der. Çıkarır Sisifos kayayı çıkarmasına da en tepeye gittiğinde kaya hep geri düşer. Sonsuza dek bu şekilde lanetlenmiştir Sisifos… Sisifos her seferinde kayanın düşüşünü izler. Daha sonra başına gelecekleri bilmesine rağmen aşağı iner ve tekrar taşımaya başlar her seferinde. Camus, Sisifos’un mutlu olduğunu söyler. Ona göre Sisifos’unki bir boyun eğiş değil, başkaldırıdır.

Var Olma Meselesi
Dış kontrol odaklı olmayı ve Zeus’un oyuncağı olmayı kabul etmez Sisifos. Yaptığı şeyi benimser ve bundan keyif almayı seçer. Sisifos artık mutludur. Ve ekler Camus: “İnsan, anlamsızlığına ve tüm baskılarına karşın yaşamı yenmek zorundadır.” Tıpkı Sisifos’un Zeus’u yendiği gibi. Aksi bir seçenek düşünülemez çünkü.
Varoluşçu terapinin kurucusu Viktor Frankl, yaşamın her koşulda, en dayanılmaz olduğu zamanlarda bile, anlamlı olduğunu savunur. İnsanın özündeki acı, suçluluk ve ölüm korkularına karşın, herhangi bir durumdan en iyiyi çıkarma potansiyelimiz sayesinde yaşama “evet” diyoruz. Yani her insan, yaşamındaki olumsuzluğu yaratıcı bir şekilde olumlu veya yapıcı bir şeye dönüştürebilir.

Var Olma Meselesi
Varoluşçu psikoterapinin temel felsefesi insanların özgür olduğu, kendilerini gerçekleştirme kapasitesine sahip oldukları, kendi yaşamlarından kendilerinin sorunlu olup, yaşamlarının kendi seçimlerinden kaynaklandığıdır. İnsanın en sonunda ulaşacağı en üst amaç sevgi olup, insanın kurtuluşu sevmek ve sevilmekten geçer.
Bakarsanız, hepimiz Sisifos’uz özümüzde. Hepimizin kayası, kayaları var. Yaşam dediğiniz bitmek bilmeyen bir sorunların üstesinden gelme silsilesinden ibarettir. Camus’nun dediği şekilde, hayatın absürtlüğünü kavrayıp, benimsemek ve hayatımıza devam etmek gerekir. Başka bir yol yoktur çünkü. Çok rahatlıkla kapılabilir insan yanılgıya, mutsuz olmayı seçebilir. Nietzche de der ki “amor fati”. Yani iyi veya kötü başa gelen her şeyin kabul edilmesi ve geçmişe takılıp kalmadan hataların ve başarıların tamamını, gelişime katkı sağlaması için sevmeyi anlatıyor.
Ve unutma insanın kaderini belirleyen şey seçimleridir. Yaşantınızda karşınıza çıkan; iyi-kötü, güzel-çirkin, şanlı-şanssız birçok durumu kabul ederek, güzelliklerin kıymetini bilerek tadını çıkartan, olumsuzluklardaki deneyimi ve kazancı görebilen, yaşamlarınıza evet diyebilmeyi seçmeniz dileğiyle, ”Amor Fati”…
Uzm Kl. Psk. Vera ASLAN

Var Olma Meselesi
Bu makalemiz dikkatinizi çektiyse “İlişkilerde Çatışmayı Yönetmek” makalemize de gözatmak isteyebilirsiniz.
Akıllı Gündem'i Takip Edin

Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Lütfen görüşlerinizi yorumlarda ve sosyal medya kanallarımızda bizlerle paylaşmayı unutmayın!
Telegram, Twitter, Facebook, Instagram, Youtube, Dailymotion: @akilligundem
Ayrıca QR kodu okutarak ya da Google News linki üzerinden haberlerimize ulaşabilirsiniz.