Türk Deniz Araştırmaları Vakfın’dan (TÜDAV), özellikle son günlerde sahile vuran ve görüntüleri ile endişe yaratan denizanaları konusunda …
Türk Deniz Araştırmaları Vakfın’dan (TÜDAV), özellikle son günlerde sahile vuran ve görüntüleri ile endişe yaratan denizanaları konusunda uyarılarda bulunularak Ya Yakarsa Projesi’ni hatırlatılıp denizanası türlerine dikkat çekildi.
TÜDAV’ın Ulusal Denizanası ve Benzeri Türler İzleme Programı’nın Akdeniz, Ege, Marmara ve Karadeniz’de görülen ve birçoğu zehirli olan denizanaları ile ilgili yürütülen ‘Ya Yakarsa Projesi’ kapsamında birçok denizanasının kaydı oluşturuldu.
Dünyanın birçok yerinde de görülmekle beraber Akdeniz, Ege, Karadeniz ve Marmara’da toplam 18 tür denizanası ile 5 tür denizanası benzeri jelatimsi tür bulunuyor. Bu türlerden bazıları zehirli, bazıları da özellikle balıkçılık ve deniz ekosistemi açısından büyük tehlike taşıyor.
Akdeniz’de Aurelia aurita (ay denizanası) ve Chrysaora hysoscella (pusula denizanası) gibi kozmopolit dağılım gösteren diğer bir ifadeyle dünyanın birçok deniz ve okyanusunda da bulunabilen denizanası türlerinin bulunduğu açıklandı.
AKDENİZ’E AİT OLMAYAN BİR TÜR
Ayrıca son günlerde Antalya kıyılarında karaya vurma vakalarıyla dikkat çeken Rhopilema nomadica (Göçmen denizanası) türü denizanasının ise aslında Akdeniz’e ait bir tür olmadığı, Süveyş Kanalı aracılığıyla bölgeye geçtiği belirtildi.
Denizlere Süveyş Kanalı aracılığıyla geçen diğer türlerin Aequorea globosa (yuvarlak denizanası) ve Cassiopea andromeda (ters-düz denizanası) gibi türler olduğu kaydedildi. 1980’li yıllarda gemilerin balast sularıyla Türkiye sularına giriş yapan bir türün de Mnemiopsis leidyi (taraklı medüz) olduğu, bu türün balık yumurta ve larvalarını yemesiyle balık stoklarında ciddi azalma yaşandığı aktarıldı.
‘ÇÖZÜM İÇİN DENİZANALARI İYİ TANINMALI’
Özellikle yabancı ve istilacı türlerin aşırı artışıyla ortaya çıkan sorunların turizm, balıkçılık, halk sağlığı, deniz kirliliği ve biyogüvenlik gibi konularda olumsuz etkilerine işaret edildi.
Bu olumsuz etkileri en aza indirgemek için bu konularda yapılacak çalışmalara önem verilmesi, önlemlerin önceden alınmasının çok önemli olduğu vurgulandı.
Çözüm için sorunu iyi tanımlamak ve ‘Ülkemizde hangi denizanası türleri nerelerde ve ne kadar yoğunlukta bulunuyor’ sorularının cevaplarını iyi bilmek gerektiği, bu aşamada ‘Ya Yakarsa Projesi’nin sürece çok faydası olduğu kaydedildi.
‘DENİZANASININ TÜRÜNE GÖRE DEĞİŞEBİLİR’
Özellikle son günlerde birçok sahile vuran ve görüntüleri ile endişe yaratan denizanaları konusunda uyarıda bulunan TÜDAV, ‘Ya Yakarsa Projesi’ni hatırlatarak denizanası türlerine dikkat çekti.
Yayakarsa.org sitesindeki bütün türlerin Türkiye denizlerinde görüldüğü, bazılarınınsa yıl içinde aşırı artış gösterdikleri belirtildi. Türkiye sularındaki denizanaları için herhangi bir türün direkt öldürücü etkisi bulunduğunu söylemenin yanlış olduğunun da belirtilen açıklamada, şu uyarı yapıldı:
*Ancak denizanası sokması vakalarında görünen etkilerin kişiden kişiye göre, değişiklik göstereceğini belirtmek gerekir.
*Denizanalarında bulunan knidoblast adındaki yakıcı hücrelerle temas olduğu zaman genelde deride oluşan enflamasyon, ağrı ve kaşıntı durumları gözlemlenmekle beraber dermotoksik, kardiyotoksik ve hemolitik etki gibi çok çeşitli toksik etkilerin varlığı da bilinmektedir.
*Hissedilen ağrının şiddeti ve oluşabilecek daha farklı belirtiler, denizanasının türüne ve bulunulan coğrafyaya göre değişiklik gösterebilmektedir.
TÜRKİYE’DEKİ EN TEHLİKELİ TÜRLER
TÜDAV uzmanları, şu ana kadar başta Akdeniz olmak üzere Türkiye sularında denizanası kaynaklı ölümler ile ilgili farklı görüşlerin olduğuna dikkat çekti.
Bazı uzmanlar denizanası kaynaklı ölümlerin olduğunu belirtirken, tıp insanlarının bu konuda kanıt gösterememekte olduğunu da vurgulandı.
TÜDAV, türlerden en tehlikelilerini ise şöyle sıraladı:
*Drymonema dalmatinum: Akdeniz’in en büyük denizanalarındandır. Son derece rahatsız edici, tehlikeli ve zehirli denizanaları türlerinden birisidir. Çapları 1-2 metreye ve uzunlukları 75 cm ile 1 m arasında. Yüzücüler ve balıkçılar tarafından dikkat edilmesi gereken tehlikeli bir türdür.
*Carybdea marsupialis (Kutu denizanası): Orta derecede zehirli olan bir türdür. Akdeniz’in bazı kıyısal alanlarında çok sayıda görülmektedir.
*Macrorhynchia philippina (Filipin Hidroidi): Bu türün teması, acılı bir batmaya neden olur.
*Olindias phosphorica (Püsküllü denizanası): Temas halinde oldukça acıya neden olur ve deride zigzag şekilde işaret bırakır.
*Chrysaora hysoscella (Pusula denizanası): Kıyısal bölgelerde yayılım gösterir, baharda başlayıp yaz sonuna kadar yaygın görülür. Dokunulan yerde acı veren, kaşınan isiliklere neden olur.
*Rhopilema nomadica (Göçmen denizanası): Yakıcı kapsüller, ağız kolları üzerinde ve şemsiyenin çevresinde bulunur. Yüksek üreme potansiyeline sahiptir. Haziran-eylül arasında daha fazla görülür ve yüzücüler, balıkçılar ve dalgıçlar için potansiyel tehlike oluşturur.
*Pelagia noctiluca (Mor sokar denizanası): Zehirli ve tehlikeli bir denizanasıdır. Fosforesans özelliği nedeniyle suyun altında hafif bir ışık yayar. 50 metre derinliğe kadar görülebilir. 50 cm uzunluğa kadar tentakülleri yakıcı kapsüller ile temas edildiğinde vücutta acılara neden olabilir ve hayvandan uzak durmak gerekmektedir.
*Cassiopea andromeda (Ters-düz denizanası): Nematosist adında vücutta acıya, deride kızarıklığa, kaşıntıya aynı zamanda kusmaya ve iskelet ağrılarına neden olabilecek toksin üreten nematosistlere sahiptir.
*Rhizostoma pulmo (deniz ciğeri denizanası): Az zehirli, Akdeniz, Ege, Karadeniz ve Marmara’da özellikle kirliliğin fazla olduğu alanlarda yoğun görünür. Nematosistlere sahiptir ve bu özelliği nedeniyle yüzücülerin çok başını ağrıtmaktadır.
*Aurelia aurita (Ay denizanası): Ege, Karadeniz, Marmara ve Akdeniz’de bulunur, zehirsiz fakat yüzlercesi hatta binlercesi bir arada sığlık yerlerde yayılış gösterir. Ağ atımı zorlaştığından balıkçılık olumsuz etkilenmektedir. Geniş sığ alanlarda yaşayanları, fırtınalarla karaya vurduklarından sahillerde hem görüntü hem de çürümeleri esnasında kötü koku yayarlar. (DHA)