GÜNAYDIN – Funda KARAYEL
‘Recep İvedik’ serisiyle Türk sinema tarihinin en yüksek gişe rakamlarına ulaşan Şahan Gökbakar, yeni karakteri ‘Kayhan’ ile 9 Şubat’ta izleyiciyle buluşacak. ‘Kayhan’ın ‘Recep İvedik’e benzetilmemesi için özel bir çaba sarf ettiğini söyleyen ünlü komedyen, “Kayhan’ı ilk izlediğimde ‘Helal olsun Şahan’ dedim çünkü bambaşka bir karakter oldu” diyor. Gökbakar; yeni filmini, aile hayatını ve gelecek planlarını GÜNAYDIN’a anlattı…
– Yeni filminiz ‘Kayhan’ın vizyona girmesine sayılı günler kaldı. Filmin fragmanı bile rekor kırdı. Beklenti büyük haliyle… Neler söyleyeceksiniz?
‘Kayhan’ın fragmanı, bugüne kadar en çok izlenen ikinci fragmanımız oldu. İzleyicinin reaksiyonu tam istediğim gibiydi. İnsanlar fragmanı izleyip ‘Aa çok güldük’ deseydi, benim içimde ukde kalırdı. Bir grubun alışamaması, aşırı hoşuma gitti. Bu, ‘Recep’te de böyle olmuştu çünkü. ‘Bu ne ya!’ diye bir etki yaratmasını istiyordum, öyle oldu. O yüzden güzel başladı…
– Peki izleyiciyi nasıl bir film bekliyor?
Eğlenceli bir serüven bekliyor… ‘Kayhan’, aslında çok iyi niyetli, kalbi tertemiz bir Anadolu çocuğu ama arkadaşlarının onun hakkında söylediklerini 20 yıl sonra öğreniyor. Sonra da o 20 yılın acısını çıkartacağı bir intikam serüveni başlıyor. Arkadaşlarından çok komik intikamlar alıyor. Kırılma noktası yaşayıp “Siz bir de benim kötü yönümü görün” diyor.
– ‘Recep İvedik’ serisini bizi bize anlattığı için seviyoruz. ‘Kayhan’, ‘Recep’i aratacak mı peki?
Herkes yaşamıştır ‘sırtından hançerlenme’ durumlarını… Herkesin güvendiği dağlara kar yağmıştır mutlaka… ‘Kayhan’ın yaşadıkları ve aldığı intikamlar, izleyicide gizlice ‘Oh çok güzel oldu’ duygusu yaratacak diye düşünüyorum.
TOGAN BENİ EZMEYE KALKIYOR!
– Filmde ‘Angara bebeliği’ üzerine çok diyalog var. Sizin ruhunuzda da Angara bebeliği var mı?
Ee tabii yani… (Gülüyor) Aslında hayata İzmir bebesi olarak başlayıp Ankara’ya geçiş serüveni benimki. Ailemin iş durumu dolayısıyla 6 yaşından sonra Ankara’da yaşamaya başladık. Ankara’nın hayatımda çok önemli bir yeri var. 23 yaşına kadar bütün hayatım orada geçti.
– Filmlerinizde kardeşiniz Togan Gökbakar’la iş birliği yapıyorsunuz. Senaryo veya çekim aşamasında hiç tartışıyor musunuz?
Oluyor tabii… Togan, sinema-TV bölümü mezunu olmanın verdiği ukalalıkla bana şöyle şeyler yapıyor: “Şu karakter, şuradan şuraya gitsin” diyorum, Togan hemen “Ne için gidiyor o karakter oraya?” diyor. “Şunun için…” diye anlatıyorum, “Onun için oraya gidilir mi? Böyle bir şey olur mu?” diye hafifçe beni ezmeye kalkıyor. ‘Sen dramaturjiden ne anlarsın?’ gibi bir durum yaratıyor. Şaka bir yana, bunlar bizi hep ileriye götürüyor. Çünkü ben onu ikna etmek için yeni bir şey üretiyorum; o yüzden böyle fikir çatışmaları güzel oluyor.
– Sette nasıl bir ilişkiniz var Togan’la?
Sette hocamız ne derse o olur.
– Olmuyor mu hiç kardeş torpili?
Sette takımın kaptanı o… Ama bazen “Şahan’dan sabah verim alamayız, o yüzden seti saat 08.00’e koymayalım” diyor. Zamanlamamı bildiği için ona göre organize ediyor her şeyi. Togan sette, “Tamam abi çok güzel oldu, diğer sahneye geçelim” dediğinde, beni “Bir kere daha yapabilir miyim hocam?” derken görebilirsiniz.
– Bu filmde de doğaçlama sahneler görecek miyiz?
Senaryoyla yine pek alakamız yok! (Gülüyor). İlk ‘Recep İvedik’ filminde de bunu yaşamıştık… Antalya’da çekim yapıyoruz; bir şeyler çekip görüntüleri İstanbul’a yolluyoruz… O zaman yapımcımız Faruk Aksoy’du. Faruk Abi, üçüncü gün bize telefon açıp “Oğlum siz orada ne çekiyorsunuz? Senaryoyla uymuyor çektikleriniz” dedi. “Abi daha komik değil mi? Böyle daha güzel olmuyor mu?” dedim, “Vallahi çok komik de senaryoyu niye verdiniz o zaman bana?” dedi. Doğaçlama var ama senaryoda takip ettiğimiz çizgi doğrultusunda tabii…
– Beyazperdede yıllarca ‘Recep İvedik’i oynadınız. ‘Kayhan’, sizin için nasıl bir değişim oldu?
‘Kayhan’, ‘Recep İvedik’ten farklı bir karakter ama ben ‘Recep’ ile öyle özdeşleştim ki, benim için zor oldu tabii. Togan’a; “Bak, ‘Recep’e en ufacık bir kayma görürsen, hemen beni uyar” dedim. ‘Elini ‘Recep’ gibi oynattın’ bile demesinler diye çok dikkat ettim. Filmi ilk izlediğimde, “Helal olsun Şahan” dedim kendime çünkü bambaşka bir karakter oldu ‘Kayhan’.
– Kurduğunuz büyük hayaller, önünüze koyduğunuz yeni hedefler var mı?
Sinemayla ilgili hayal ettiklerimi önüme dizdim; daha yapılacaklar var ama onları hayal etmiyorum artık. Genel hayallerim var şu sıra… Mesela Eloş’un üst dişlerini çıktığını görmek istiyorum. Efe’nin anaokuluna ilk adım atışının nasıl olacağını merakla bekliyorum. Çocuklarımla ilgili hayaller kuruyorum.
– Kariyerinizin en başına dönersek, o zamanlar kimse filminize inanmamıştı ama büyük bir başarı elde ettiniz. Size inanmayanlara kırgın mısınız?
Bu tamamen ticari bir bakış açısı; insanlara bir proje sunuyorsun, onlar da yatırım yapıp yapmak istemediklerine karar veriyor. Kimseye kızgın ve kırgın değilim, zaten hiçbir zaman böyle bir hırsla yola çıkmadım. O kadar büyük bir başarı geldi ki, onun zevkini ve eğlencesini yaşamaya kapıldım.
DEĞİŞMEYEN TEK ŞEY , ZİRVEDEKİ YERİMİZ
– İlk ‘Recep İvedik’ filminden bu yana neler değişti hayatınızda?
Çok şey değişti; bir kere yaşlandık. (Gülüyor) İlk üç filmimizde bir yapımcıyla çalıştık; kontrolümüz, oyunculuk ve yönetmenlikteydi. Şu anda kendi şirketimizle film yapıyoruz ve yapımcısı olduğum filmin her şeyine ben karar veriyorum. Kendi yapımlarımızı üretmek bizi daha doğru yansıttı. Daha ileriye gitmek için daha deneyimli ekiplerle çalışıyoruz. Değişmeyen tek şey, zirvedeki yerimiz diyebilirim. (Gülüyor)
Bu içerik sabah.com sitesinden alınmıştır. İçerik hakkındaki şikayetlerinizi ve kaldırma taleplerinizi [email protected] mail adresine iletebilirsiniz.