Dr. Görkem Özgen’in hazırlayıp sunduğu Youtube programında, Prof. Dr. Türker Kılıç “Yeni Bilim: Bağlantısallık, Yeni Kültür: Yaşamdaşlık” sunumunda çarpıcı bulgular paylaştı
İnsanlık yeni bir döneme mi giriyor? İnsan zihni ve yaşamı algılayış şeklinde kökten bir paradigma değişimi mi söz konusu?
Dr. Görkem Özgen’in hazırlayıp sunduğu Teori Dergisi Youtube kanalında ki programda yaptığı sunum ile dikkatleri çeken Prof. Dr. Türker Kılıç, çalışmaları sonucunda edindiği çarpıcı bulguları kamuoyu ile paylaştı.
İşte o sunumdan çarpıcı notlar;
Varoluşu anlayabilmek için noktaları tek tek incelemenin değil noktaların birbiri ile ilişkisini incelememiz gerektiğini artık anladık.
Önemli bilimsel metodolojik değişiklik: Anlamın parçada değilde, parçaların birbiri ile olan ilişkisinde aranması gerektiği şeklinde oldu.
Bu bilim metodolojisindeki değişiklik, beraberinde yeni bir kültürün ortaya çıkabileceği hissiyatını da bizde oluşturmakta.
Çünkü insanoğlunun varoluşuyla alakalı neden-niçin sorusuna günümüzde verdiği yanıtlar bir yetmezlik içersindedir.
Bağlantısal bütünsellik ve bunun beraberinde getireceği yaşam biçimi seçeneği olarak YAŞAMDAŞLIK, “Nasıl daha iyi bir yaşam sürebiliriz?” sorusuna bir seçenek sunabilme potansiyeline sahip.
1- Bağlantısallık ve karşılıklı bağımlılık. Her şey içinde bulunduğu ağ ile anlamlı. (Özgür irade yok, her şey içinde bulunduğu ağın ona tanıdığı özgürlük kadar özgür).
2- Enformasyon ve büyük veri.
3- Bütünsellik ve bunu araştıran matematik. İnsan beyninin nasıl düşünce üretebileceğine dair bir matematiği bu aşamada oluşturabildik. Yola çıkma düşüncemiz şu idi: Madem ki 100 milyon nöron bir bütünlük oluşturabiliyor. Ve bu nöronların herbiri 10-15 bin başka nöronla bağlantısallık halinde. Öyleyse biz 100 milyar bilgisayarı herbiri 10-15 bin başka bilgisayarla bağlı olacak şekilde bir bütünlük yaratırsak bu beraberinde bir zihin oluşturabilir mi? Yani kısaca biz beyindeki bu düşünce üretme sisteminin, matematik modellemesini yapabilir miyiz? (Henry Markram 2012 – İnsan Beyin Projesi kurucusu)
4- Kendini oluşturma, yenileme (Mutasyon). Her enformasyon işleyen sistem er ya da geç zeka oluşturur. Yani sistemlerin kendisini yeniden üretme potansiyeline sahip olması. Biyolojide buna mutasyon diyoruz.
5- Merak, yaratıcılık, İyilik. Uygarlığın günümüzde geldiği noktada insanoğlunun temel zihin ödülü sahip olmak. Sahip olma amaçlı çalışkanlık, sahip olma amaçlı zeki olmak yerini anlamaktan doğan sevinçle ödüllenen, merakla başlayıp yaratıcılık ve iyilikle giden bir zihin algoritmasına bırakabilir. Buna bizim zihinlerimiz henüz çok yakın değil. Ancak bu sürecin bizi götürdüğü yönde yeni bir kültür ile karşı karşıya olduğumuzu görebiliyoruz.
İnsan beyin projesinde kısa sürede anlaşıldı ki, beynin nasıl düşünce ürettiğine ait veri, bir bilgisayar analojisiyle anlaşılabilecek bir şey değil.
Çünkü;
İnsan beyni, bilgisayarların birleştirilmesi biçiminde ki gibi çalışmıyor. Bunun birkaç çok önemli sebebi var.
Birinci önemli sebep şu;
Her nöron sıfır ya da bire göre karar vermiyor, çip gibi çalışmıyor. Aynı algoritma içerisinde bir nöron, bir anda 0.1’i seçerken diğerinde 1’i seçebiliyor.
Bilgisayara göre beynin bir başka zenginliği de şu, bir nöron aynı anda birbirinden farklı en az on karar algoritması içinde bulunabiliyor.
Bunlar zaten yeterince karmaşık olan 100 milyar nöronun 100 trilyon bağlantısallık içindeki karmaşıklığını anlamaktaki sürecin daha da karmaşıklaşmasına yol açtı ve kısa sürede anladık ki, öngörülür gelecekte bilgisayar teknolojisi, insan beyninin modellemesine imkan tanıyabilecek düzeyde olmayacak.
Ama burada esas fark edilen nokta şu oldu;
Biz bilgisayar teknolojisine ihtiyacımız olacağını düşünürken, aslında yeni bir matematiğe ihtiyacımız olduğunu fark ettik.
Artık bağlantısallık matematiği, sadece “beyin nasıl düşünce üretiyor“ sorusuna yanıt vermek için değil. Yaşamın her anında, her şeyin birbiriyle ilişkili olduğunun anlaşılması ile birlikte, en yetkin bilgi işleme sisteminin insan beyni değil de yaşamın kendisi olabileceği sezgisi yerleştikçe, bizim daha gelişmiş bir bağlantısallık matematiğine İhtiyacımız olduğu anlaşıldı.
Yaşamın yapıtaşının enformasyon olması, yaşamın içiçe geçmiş bir kodlamaların bütünü olduğu sezgisini uyandırdı.
Bağlantısallık temelli bilimin ve Yaşamsallık kültürünün gözler önüne serdiği en önemli gerçekler;
Orman yaprak için değil, yaprak orman içindir.
Yaşam insan için değil, insan yaşam içindir.
Yaşamın var olmak için insanoğluna ihtiyacı yok.