DOLAR
35,6551
EURO
37,1802
ALTIN
3.157,85
BIST
10.105,37
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
11°C
İstanbul
11°C
Hafif Yağmurlu
Perşembe Parçalı Bulutlu
14°C
Cuma Hafif Yağmurlu
10°C
Cumartesi Hafif Yağmurlu
12°C
Pazar Az Bulutlu
11°C

Kanun Hükmü’nün Yönetmeni, Sözcü Tv’ye Konuştu

‘Kanun Hükmü’ belgeselinin Altın Portakal’dan ikinci kez çıkarılmasının ardından yönetmen Nejla Demirci SÖZCÜ TV’ye konuştu.

Kanun Hükmü’nün Yönetmeni, Sözcü Tv’ye Konuştu
29.09.2023 10:24
A+
A-

60. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nden çıkarılan, KHK’lilerin anlatıldığı ‘Kanun Hükmü’ belgeseli tepkiler üzerine tekrar seçkiye alındu. Bu kez de Kültür ve Turizm Bakanlığı festivalden çekildi. Bunun üzerine sansür geri geldi ve film yeniden çıkarıldı.

Belgeselin yönetmeni Nejla Demirci, Altın Portakal Film Festivali’nin seçkisinden ikinci kez çıkarılmalarının ardından SÖZCÜ TV’ye konuştu.

Nejla Demirci şunları söyledi:

“Çok şaşkınım çünkü şundan dolayı şaşkınım; bir Türkiye Cumhuriyeti düşünün, bir ülke, büyük ülke düşünün ve bu ülkenin gariban, kendi halinde bir tane bulup buluşturup belgesel film yapmış yönetmeniyle uğraşıyorlar. Uğraşan kim? Kültür Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı. Açıklama yapıyorlar, büyük bir şaşkınlıkla izliyorum. Festivale herkes gibi başvuruda bulundum. Filmin çekim aşamasında sorunlar yaşadık ekip olarak da, bunları festivale bildirdim. Ben, bu ülkede yaşıyorum. Bu ülkede yaşamaya devam edeceğim. Belgesel film yapmaya devam edeceğim. O festivalde de olmak istiyorum ve o festival de benim festivalim.”

“AYM’DEN KAZANILMIŞ TAZMİNATIMIZ VAR”

“Yaşadığım hikayeyi kendilerine anlattım ve benim filmimin yapımı esnasında yasaklama durumuna ilişkin dava açtık. Anayasa Mahkemesi’nden kazanılmış bir tazminatımız var ve ifade özgürlüğünün ihlali uzun uzun Anayasa Mahkemesi tarafından tartışılmış. Bu, bizim sanatsal ifade özgürlüğümüz açısından da çok kıymetli, emsal niteliğinde bir davadır. Bu bizim kazanımımızdır. Bunu da festivalimize yolladım. Ön jüri bunu gördü muhtemelen ve filmi de beğendiler çünkü bu bahsedilen suç unsurları, yok işte FETÖ övgüsü, yok terör övgüsü falan bunlar nasıl akıl dışı şeyler ve nasıl üretiliyor? Hangi paranoya ile üretiliyor? Neyin düşmanlığı yapılıyor, kime düşmanlık yapılıyor? Bu düşmanlık altındaki sebep nedir? Bazen gerçekten anlamakta güçlük çekiyorum. Yani ‘benim’ diyen senarist, bu ülkenin siyasetine, bu ülkenin sanat ortamına müdahale eden siyasi anlayışa şok olur. Biz bu yaşanan şeylerin senaryosunu yazsak ve filmini yapsak çok başarısız yönetmen ilan ediliriz çünkü ‘bu kadar uydurulamaz’ falan denir.”

“AHMET BEY’E NE YAPTILAR BU HALE GELDİ?”

“Şimdi Ahmet Boyacıoğlu’nun 3’üncü deklarasyonu önümde duruyor. Bir, filmi seçtiler. İki, filmi geri aldılar. Üç, beni sabahın köründe aradılar bir bayram havasıyla ve sevinçle… Ben de çok sevindim. Bir günde beş şey yaşıyoruz. Ben iş yapmak ve toplumsal fayda üretmek istiyorum. Bu kadar olmaz ki.. Bu nasıl bir akılsızlıktır? Festival yönetimi, Ahmet Boyacıoğlu şöyle bir açıklama yapmış ‘Bu soruşturma ile birlikte benim ve ekibimin can güvenliği ile ilgili tehditler oldukça yüksek perdeden devam etmektedir.’ Başkası, bu insanın ‘Akli dengesinde bir problem var’ der. Ahmet Bey’e ne yaptılar bu hale geldi? Ahmet Bey böyle bir insan olamaz. Ahmet Bey, deneyimli bir insan. Yani kamuoyuna böyle bir açıklama yapılır mı? Kim tehdit ediyor? Nasıl bir ülkede yaşıyoruz?”

“Benim filmim, iki tane onurlu, iki tane kamuya sevdalı, iki tane işlerini kalpleriyle yapan bu topluma, bu halka sevdalı ve etik ilkeler dahilinde hizmet veren bir öğretmenin ve iyi bir hekimin hikayesidir. Ben bu insanları duvar dibine oturtup röportaj yaptırmış, ona buna ya da siyasi erke laf söyletmiş ya da küfrettirmiş birisi değilim. Ben onları gözlemlemiş, gözlem yöntemiyle takip etmiş ve onların bu süreçle baş etme yöntemlerini anlatmaya çalışmış bir yönetmenim. O filmde herhangi bir suç unsuru kimse söyleyemez ki sanat bu şekilde de yargılanamaz ayrıca. Kendimi savunduğum için lanet ediyorum. Böyle olamaz. Bu kadar olamaz.”

ETİKETLER: , , , ,
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.