25 Kasım 1960’ta Dominik Cumhuriyeti’nde Mirabal kardeşler (Minerva, Maria Teresa ve Patria) iktidara ve patriarkal düzene karşı mücadele ederken …
25 Kasım 1960’ta Dominik Cumhuriyeti’nde Mirabal kardeşler (Minerva, Maria Teresa ve Patria) iktidara ve patriarkal düzene karşı mücadele ederken, diktatör Rafael Trujilo’nun emriyle tecavüz edildikten sonra sopalarla dövülerek öldürüldüler.
Diktatörlük namına uygun bir şekilde her şeye sahip olmayı, herkesin ona itaat etmesini bekleyen Trujilo, kardeşler arasında siyasi anlamda en aktif olan Minerva’yla cinsel ilişkiye girmek istedi.
Minerva diktatörü reddetmekle kalmadı, herkesin olduğu bir partide onun düzenine ve erkekliğine tokatla karşılık verdi. Bundan sonra Minerva’yla ailesi için baskı ve zulüm başladı. Defalarca işkenceye maruz kaldılar ama onlar, yani özgürlük savaşçıları, ölümden korkmadılar ve direnişin simgesi haline geldiler.
Özgürlüğe giden yol
Las Maiposas, yani Kelebekler adıyla anılan bu onurlu özgürlük savaşçısı kadınların ölümleri, diktatörün devrilmesine neden olacak bir halk ayaklanmasına öncü oldu: 25 Kasım 1960’ta ayaklanma başlayacak, 1961’de Trujilo öldürülecek, 1963’te ise halk oylamasıyla yeni hükümet seçilecekti.
Sayfa: 400
Kelebekler Zamanı
Julia Alvarez Kelebekler Zamanı kitabında direnişin simgesi bu üç kız kardeşi ve hayatta kalan diğer kardeşlerinin hikayesini anlatmıştı.
Trujilo döneminde yapılan işkenceleri gözler önüne seren kitabı Mariano Barroso sinemaya uyarlamıştı. Biz de bu önemli günü anmak adına, edebiyatta kadına şiddeti içeren farklı kitaplara göz atmak istedik.
Başkalarının sahip olmaısnı engellemek
John Fowles koleksiyoncu kitabında, bir adamın saplantılı bir aşkla bağlandığı kadını kaçırıp tutsak ederek kadını hayattan koparışına, özgürlüğünü almasına şahit oluyoruz.
Can Yayınları’ından yer alan habere göre; adam bunu sadece kadına sahip olmak ya da başkalarının sahip olmasını engellemek, hatta belki de muhteşem kelebek koleksiyonuna katkı sağlamak adına yapıyor.
Zincirlere vurulan kadın
Zincirlere vurulan kadın, bilgi birikimiyle bu âşık adamı her geçen gün yerle bir eder, hatta zamanla kendisinden tiksindirir.
“Aşk ve nefret kardeş duygulardır” yanılsamasını bahane eden erkek bakışının doğal sonucu olan erkek şiddeti, sonunda kadınlara işkence etmeyi, baskı yapmayı, hatta öldürmeyi normalleştirmeye varan bir zemin sunuyor.