SERAP SÜRMELİ – OTOMOBILSAYFASI.COM
İtiraf etmeliyim ki Ergin Pulhan’ı tanıyana kadar, çelik konstrüksüyonun hayatımızın trafiğine bu kadar yenilik, katma değer katacağını, kattığının farkında değildim. Ne zaman ki otopark network isimli siteye girdim, çelikten otoparkları gördüm, artık betona veda ettim. Tabii sadece hayallerimde. Çünkü İstanbul gerçeği ortada; ya sokakta İspark, ya da binaların arasında, girişinde, altında otopark…
Oysa zamandan, mekandan, elemandan tasarruf ettiren İtalyan kökenli projelerin başındaki isim Ergin Pulhan’a göre iş çelik gibi sert görünse de, hem hesaplı hem çok pratik. Çünkü mühendislik tarafı İtalya’da yapılıyor, çelik konstrüksüyonlar Fransa’dan konteyner ile geliyor. Türkiye’de sadece montajı kalıyor. Tabii bir de ihaleyi kazanmak ve projeyi onaylatmak. Yapım aşamasında ise kimsenin işine mani olunmuyor, bitince de kapasite ikiyle çarpılıyor.
Ahh, bir ‘otopark kanunu’ olsa…
Üç kıtada çelik otoparklara imza atan Siderpark isimli İtalyan firmasına partnerlik yapan, Türkiye Temsilciliği’ni yürüten Ergin Pulhan’ın en büyük derdi ise bizde yönetmelikten dolayı imarla ilgili ciddi sıkıntılar. İfadesinden anlıyorum ki, ‘Otopark Kanunu’ diye bir kanun olsa her şey çok kolay. Ama sadece yapı altındaki otoparkların yönetmelikleri düzenlenmiş. Bireysel otoparkların önüne ise set çekilmiş.
“Aslında İstanbul’un trafik sorununu otoparklar çözer” diyor birden Pulhan. Caddelerdeki iki sıra, sokaklarda tampon tampona duran arabalar, kaldırıma park edenler o an film şeride gibi geçiyor gözümün önünden. Sözünü açmasını istiyorum. Cümleler otobanda giden Mercedes gibi akıyor ağzından, üstelik ‘bomba’ gibi bir haberle: “Bakın nüfusla beraber, bina sayısının çoğalmasıyla araç sayısı da artıyor, otopark ihtiyacı da büyüyor. Şimdi mahalli olarak Büyükşehir’in bir çalışması var. Daha netleşmedi ama, mahalli olarak semtlere birer otopark yapılacak. Tabi ücretli olacak…”
‘Evet’ gelince Bismillah denecek
Sıra geliyor teknolojiye. Malzeme çelikten olunca, otoparkta ‘tekno-çelik’ oluyor haliyle. Anlatırken önceliği, çelik konstrüksüyon otoparkların kolaylığına ve rahatlığına veriyor. Sonra ABD’ye, Kanada’ya uzanıyor, örneklendiriyor: Kanada’da aracınızı bir otoparka park ettiniz. Ancak dönüşte yerini unuttunuz, bulamıyorsunuz. Öyle bir sistem var ki; bilgisayara plakanızı giriyorsunuz, aracınızın kaçıncı katta olduğunun görseli hemen karşınıza geliyor. Panik o an bitiyor…”
Peki, Türkiye’de hiç yaptıkları bir otopark var mı? Sorunun yanıtı; şimdilik ‘Hayır’. Şimdilik diyoruz çünkü, Sabiha Gökçen Havalimanı, Salı Pazarı, Bostancı ve Urfa Balıklı Göl Devlet Hastanesi’nin otoparkı için projeler verilmiş. ‘Bismillah’ demek için ‘ok’ haberini bekliyorlar.
Üniversiteden seramikçi ancak…
Konuşma sıkı gidiyor, bir mola veriyoruz. O an kıyafeti dikkatimi çekiyor. Bir kolejli havasında giyiniyor. Bunu ruhundaki gençliğin yansıması olarak not ediyorum. Arada heyecan yüklü sakin ses tonu, tavırlarındaki rahatlık, konuya hakimiyeti kendinden ne kadar emin olduğunu gösteriyor. Geçmişe gidelim, biraz iz sürelim diyorum. Maksat tanımak, tanıtmak. Üniversiteden seramikçi ama üzerine bir de İşletme okumuş. 25 yıl önce hayata seramikle başlamış, atölye açmış ama nafile. Sanatsal yönü başka, endüstri yönü başka bir işkolu olunca, kendi tabiriyle ‘iş zor’ olunca, kısa sürmüş. Seramik rafa kalkınca, yerini inşaat almış. İşletme’nin faydası burada ortaya çıkmış. Peşinden şirket kurmuş, projeler geliştirmiş, danışmanlık hizmeti vermiş. Ve zamana karşı böyle koşarken Siderpark’la tanışmış. İtalyanlarla mesaisi başlamış.
Ve başlayış o başlayış…
Ergin Pulhan’la, İstanbul’un, Türkiye’nin otopark derdini, trafiğini, Siderpark’ın çelik çözümünü, yasal boşluğu, Haziran ayında dünyaya gözlerini açan Türkiye Otopark İşletmecileri Derneği’ni konuşuyoruz…
