DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan YouTube kanalında yayınladığı “Ali Babacan ile Bi’ Kahve” programının yeni bölümünde New York Üniversitesi öğretim üyesi Selçuk Şirin’i ağırladı.
Sohbette Babacan’ın söylediklerinden öne çıkanlar şöyle:
“Bir kahve şu anda öğrenciler için büyük bir lüks oldu. 30 lira, 40 lira… ‘Arkadaşlar ile kahve içelim’ deseler, bir öğrencinin başını yurt odalarından dışarı çıkarması günlük 100 liradan aşağıya değil. Burslar yeni 1250 lira oldu. Bugünkü kurla ayda 65 dolar ediyor. 2013 yılında 148 dolara kadar çıkmıştı. Gençler biriktirdikleri parayla Avrupa’da Interrail falan yapabiliyorlardı. Bu refahı ülke yaşadı. Ama Türkiye o korktuğumuz orta gelir tuzağına düştü.”
“Girişimcilik kültürü çok kıymetli. Yani hata yapmaktan korkmamak, denemekten çekinmemek… Bir şey deneyip başarısız oldu mu hayatı kararıyor insanların. Öyle olmamalı. Hani ‘Başıma icat çıkarma’ derler ya, biz gençlere ‘Başımıza icat çıkarın’ diyoruz. ‘Söz büyüğün’ falan da demiyoruz.”
“Meslek değiştirmek bundan sonra çok gerekecek. Ömür uzuyor, tıp ilerliyor fakat meslekler bir süre sonra geçerliliğini kaybediyor. Yeni alanlara insanların kendisini adapte edebilmesi için eğitim sistemi sürekli açık olmalı. ‘Hayat boyu öğrenim’ kavramıyla insanların her an gidip kendilerini yenilemeleri lazım.”
“İŞSİZLERİ YENİDEN EĞİTMEMİZ GEREKECEK”
“3 aylık, 6 aylık, 1 yıllık programlarla gençlerimizi ve genel anlamda işsizlerimizi yeniden eğitmemiz, yeniden beceri kazandırmamız gerekecek. Başka türlü bu işsizlik sorununun çözülmesini imkânsız görüyoruz. O kısa süreli programlara katılan gençler ve kadınlar, işsizler işe ilk girdiklerinde devletin bir süre vergi almamasını, işverenden de sosyal güvenlik primi istememesini öngörüyoruz.”
“Özellikle 2008-2009 krizi ve pandemi sonrası merkez bankalarının yüksek miktarda para basmış olmaları daha sonrası yönetilemediği için gelir dağılımının bozulmasına sebep oldu. İşte diyorlar ki ‘Varlık fiyatları arttı’. Varlık kimin? Varlığı olanın. Varlığı olmayana bir şey yok. Bu ne demek? Servet transferi ve gelir transferi. Amerika’da da Türkiye’de de var maalesef. Ona çok üzülüyoruz.”
“Beni Şanghay’da konferansa davet ettiler. ‘Bize tavsiyeniz ne olur? Çin ne yapmalı?’ diye açılış konuşması yapmamı istediler. En çok vurguyu ‘sosyal sürdürülebilirlik’ üzerine yaptım. Dışa açılan bir ülke fakat içeride gelir dağılımı çok bozuk. Ucuz iş gücüne dayanan büyüme modeli olmuş. Ekonomik olarak bu kadar dışa açılmış bir ülkenin sosyal olarak kapalı, bu kadar bozuk gelir dağılımıyla gitmesi mümkün değil.”
“Enerji yatırımlarında en az 10 yıllık düzenleme istikrarı garantisi, koyduğunuz kuralları en az 10 sene boyunca değiştirmeyeceğinizin kesin taahhüdünü vermek gerekiyor ki insanlar yatırım yapsın. Başka türlü korkuyorlar. Yeşil, yenilenebilir enerji yatırım açısından da öngörülebilirlik çok önemli.”
SELÇUK ŞİRİN: SOFRAMIZDA BEREKET OLMASI İÇİN ADALETE İHTİYACIMIZ VAR
Babacan’ın başbakan yardımcısı olduğu dönemde “Eğitim ve hukukta gereğini yapmazsak orta gelir tuzağına düşeceğiz” yönündeki uyarılarını hatırlatması üzerine Selçuk Şirin yeni kitabının ismine niçin “Ya adalet ya sefalet” koyduğunu anlattı. Şirin şöyle konuştu:
“Orta gelir tuzağı Türkiye’de en çok (kişi başı millî gelirin) pik yaptığı sene, 2013’te tartışılmış. Ben bu kitabı yazarken orta gelir tuzağından kurtulan ülkelerin listesini çıkardım. Öyle çok ülke yok. Son 20 yılda bir kısmı Avrupa’da bir kısmı Asya’da 4-5 tane ülke var. Hepsinin kurtuluş formülünü biliyoruz. Hepsi sizin dediğiniz gibi; adalet… Kitabın başlığını ‘Ya sefalet ya adalet” koymamın nedeni o. Adalet ve sefalet normalde birbirinin zıttı değil. Sefaletin zıttı zenginliktir. Adaletin zıttı adaletsizliktir. Özellikle bunu vurgulamak için koydum: Türkiye’nin bundan sonra kalkınabilmesi için soframızda bereket olması için, insanların huzurlu yaşayabilmesi için bizim adalete ihtiyacımız var. Eğitimden de önce adalete ihtiyacımız var. Onu sağlamadıktan sonra dünyanın en iyi eğitim sistemini de kursak yetişen çocukları ya eve hapsedeceğiz ya da yurt dışına gidecekler. Başkalarına hizmet edeceğiz.”
“İYİ BİR YAZILIMCININ ALMANYA’DA ÇALIŞMASI, KIRŞEHİR’DE 500 GENCİN İŞSİZ KALMASI DEMEK”
“Kıt kaynaklarla yetiştirdiğimiz insanlar yurt dışına gidiyor. Doktor gidiyor. Hesaplattırdım; bir doktorun yetişmesi, 1 milyon dolar. 5 bin doktor gitmiş. 5 bin çarpı 1 milyon dolar… Giden her genç yazılımcılar için de aynı şey geçerli. 500 tane işi birlikte götürüyor. İyi bir yazılımcının Türkiye yerine Almanya’da çalışması; Kırşehir’de Eskişehir’de 500 gencin işsiz kalması demek. Çünkü o istihdamı orada yaratacaktı, gitti ve öbür tarafta yaratıyor.”
“Bakanlığın çıkardığı güneş enerjisi haritasını ve rüzgâr haritasını kullandım. Belki de sizin zamanınızda yapılmıştı. Çok da güzel, detaylı haritalar. İki harita da şunu gösteriyor: Biz sadece güneşle ihtiyacımızı önemli oranda karşılayabiliyoruz. Güneşle rüzgârı bir araya getirdiğinizde karşılıyoruz. Coğrafya kaderdir tartışması var ya… Eğer kaderse ki hakikaten burada kaderimiz çok iyi. Allah bizi buraya koymuş.”
“Peki şu anda neden 22 tane linyit santralinin planı var? Doğu Karadeniz Türkiye’de en az güneş alan yer. Oradaki güneş alım oranını aldım, bir de Almanya’nın ortalamasını aldım. Aynı. Almanya bizim en az güneş alan yerimiz kadar güneş alıyor ve bizden 10 kat fazla yapıyor. İnsanın bazı bölümleri yazarken isyan edesi geliyor. Ya 20 tane linyit… Bir de o santraller hava kirliliğine yol açıyor. Türkiye’de bronşit hastalıkları 1 numaralı ölüm nedeni. Bu hava kirliliğinde OECD birincisiyiz. Hiç tartışılmıyor.”
DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan, YouTube kanalındaki programında daha önce Cevdet Akçay, Ali Nesin, Ali Tuygan, Işıl Karakaş, Sencer Solakoğlu ve İlber Ortaylı’yı konuk etmişti. Selçuk Şirin, Babacan’ın yedinci konuğu oldu.