90 yıl önce bugün Almanya’da kültürel bir katliam yaşandı. Ayak sesleri yavaş yavaş duyulmaya başlayan Naziler, aralarında Bertolt Brecht ve Thomas Mann gibi “istenmeyen” isimlerin de bulunduğu yüzlerce yazarın on binlerce kitabını sokaklarda yaktı.
10 Mayıs 1933’te Almanya’da Nasyonal Sosyalistler tarafından “Alman olmayan” veya “yıkıcı” olarak nitelendirilen kitaplar ülke çapında birçok şehirde halka açık bir şekilde yakıldı.
Kitap yakma eylemleri, Nasyonal Sosyalistlerin Alman kültürünü “arındırmayı” ve etno-milliyetçi bir kültür yaratmayı amaçlayan kapsamlı kültür politikasının bir parçasıydı.
25 BİN KİTAP KÜL OLDU
Aralarında Bertolt Brecht, Erich Kästner, Heinrich Mann, Thomas Mann gibi yazarların eserlerinin de bulunduğu yaklaşık 25 bin kitap imha edildi.
Bu politika aynı zamanda “dejenere” ya da “istenmeyen” olarak görülen sanatçı, entelektüel ve yazarlara yönelik zulüm ve ayrımcılığın yanı sıra basın ve eğitim kurumlarının kontrolünü de içeriyordu.
TEK TİP VE MİLLİYETÇİ KÜLTÜR
Kitap yakmalar, yazarlara ve entelektüellere yapılan zulüm, Nasyonal Sosyalistlerin ifade özgürlüğünü ve entelektüel çeşitliliği bastırmak ve tek tip, milliyetçi bir kültür yaratmak için yaptıkları kapsamlı bir planın parçasıydı.
Bu politikanın Alman kültürü ve edebiyat dünyası üzerinde uzun vadeli bir etkisi oldu ve bugün hâlâ hissedilen kültürel bir bölünmenin yaratılmasına katkıda bulundu.
Kendisi de Nasyonal Sosyalistlerin zulmüne uğrayan Yahudi yazar ve yayıncı Heinrich Eduard Jacob daha sonra, olaylara ve bunların Alman edebiyat dünyası üzerindeki etkilerine dair önemli bir tanıklık haline gelen “Erinnerung an Bücherverbrennungen 1933” (1933 Kitap Yakma Olaylarının Hatırası) adlı bir kitap kaleme aldı.
Jacob eserinde, kitap yakma olaylarından önceki ve sonraki haftalarda Almanya’daki atmosferi, bu olayların arka planını ve sonuçlarını anlatır.
“Erinnerung an Bücherverbrennungen 1933” ilk kez 1958 yılında yayımlandı ve o zamandan beri Nasyonal Sosyalist kültür politikasına ve bunun Alman edebiyat sahnesi üzerindeki etkisine dair önemli bir tanıklık haline geldi.
Eser bugün de güncelliğini korumakta ve tarih dersleri ile edebiyat çalışmalarının bir parçası olarak sıklıkla okunmakta ve analiz edilmektedir.